14 Mayıs 2012 Pazartesi

Meyveli Pandispanya dilimleri

Bu isinma hareketlerini siz yapiyormusunuz???

Yesil cay ile zayiflama;)


Çoğu insan kahvaltılarında ve gündelik yaşamında siyah çayı tercih eder. Oysa siyah çaya göre daha faydalı olan yeşil çayı pek tercih etmez. Yeşil çay içerdiği kateşin maddesi ile kansere ve bir çok hastalığa karşı vücudun savunma mekanizmasını arttırır.

Kateşin isimli madde özellikle kadınlarda meme kanserine karşı etkisinin araştırmalar tarafından ortaya konulup doktorlar tarafından da şiddetle tavsiye edilen bir madde. Kateşin yeşil çay içinde yüksek oranda bulumakta. Bu madde ayrıca fazla kilo alımına da engellemekte. Alınan besinlerin yağa dönüştürülerek depo edilmesini engellediği için düzenli yeşil çay içen insanlarda yağ kütlesi ideal seviyede kalmakta.

Yeşil çayın etkileri saymakla bitmez. Kanserli hücrelerin gelişimini engellemesinden, vücutta fazla yağ depolanmasını engellemesine kadar daha bir çok etkisi vardır. Yeşil çay kan damarlarını güçlendirirken ağız kokusunu da engeller. Bunun yanında tansiyonu düzenlemeyede yardımcı olur. Alzheimer ve Parkinson gibi ileri yaşlarda görülen hastalıkları engeller. Damar sertliği, migren gibi hastalıklara da iyi gelir.

Bu denli mucizevi etkilere sahip bitki çayını öğünleriniz arasına katarak sağlıklı bir yaşamın kapısını açabilirsiniz. Özellikle yağlarından şikayetçi, obezite sorunu yaşayan hastalar için önerilen yeşil çayı aktarlardan alabilirsiniz. Her sabah kahvaltılarda siyah çay içmek yerine yeşil çayı deneyebilirsiniz. Bu sayede çok daha sağlıklı ve dirençli bir yaşama sahip olabilirsiniz.

Depresyon Tedavisi Kilo Aldırabilir...

Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar, en çok tüketilen ilaçlar sıralamasında başa güreşiyor. Ama çoğunlukla eş, dost önerileri, dergi, gazete yazıları, sağlık ansiklopedileri ya da internet ortamından edinilen bilgilerle soruna çözüm aranıyor. Hüzünler abartılıp uzatılıyor, sonra da depresyon sanılıp tedavi edilmeye çalışılıyor.

DEPRESYON ilaçlarına doktordan habersiz başlayanların çoğunun bunları boş yere kullandıkları belirtiliyor. "Hüzün mü, depresyon mu?" sorusuna bile yanıt vermeden hemen ilaçlara başlamamak, önce bir psikiyatri uzmanı ile konuşmak gerekiyor.

Depresyona çözüm aramak ve gerektiğinde antidepresan ilaçlar kullanmak, iyileşme yolunda önemli adımlardan biridir. Ancak tedavide, çoğu hastanın karşısına bir başka sorun çıkıyor: Kilo artışı!

Uzmanların bildirdiğine göre, antidepresan kullananların, özellikle de "SSRI" (seçici seretonin gerialım engelleyicileri) grubunda yer alan "fluoxetine HCl (Prozac), "escitalopram" (Cipralex), "paroxetine HCl" (Paxil), "sertraline HCl" (Lustral) kullanıcılarının yüzde 25’inde beden ağırlığında 5 kg veya daha fazla artış olmaktadır. Altı ayı geçen, uzun süreli kullanımlarda bu artışın daha da belirginleştiğini vurgulayan klinik çalışmalar vardır.

NEDEN KİLO ALDIRIR

Yalnızca SSRI grubu antidepresanlar kilo artışından sorumlu değildir; "amitriptiline" (Laroxyl), "imipramine HCl" (Tofranil) gibi trisliklik antidepresanlar, "tranylcypromine" (Parnate), "phenelzine" (Nardil) gibi MAO inhibitörleri de uzun ya da kısa süreli kullanımları sonucunda kilo artışına neden olabilirler. Kilo artışı, her kullanan kişide ortaya çıkacak diye bir koşul da yoktur.

Antidepresanların kilo aldırması ile ilgili birçok kuramsal yaklaşım olmakla birlikte, ortak görüş bu ilaçların hem iştahı hem de metabolizmayı birlikte etkiledikleridir. "Bir lokma fazla yemediğine yemin eden ama gene de kilosu artan" antidepresan kullanıcıları, metabolizmayı ilgilendiren bir etkiyi düşündürür. Buna karşılık, besin tüketiminde artış olmadığını, ama "karbonhidratlara karşı frenleyemedikleri bir aşırı istek duyduklarını" söyleyen kişiler de olmaktadır ki iştahın önemli bir rolü olduğunu vurgular.

FİZİKİ AKTİVİTELER

Antidepresanlar, yaşamın tüm zevklerinin ve elbette bunlara dahil olarak yiyeceklerin ve lezzetin de yeniden keşfedilmesinde yardımcı olurlar. Depresyon tedavisi sayesinde kendini çok daha iyi hissetmeye başlayan kişi, bazı şeylerden daha çok zevk almaya başlar ki, bunların başında da yiyecekler gelir.

Kilo kontrolü sırasında yardımcı olan dengeli ve nitelikli beslenmek, egzersiz yapmak gibi ilkelerin pek çoğunun antidepresan kullanımı sırasında kilo almamak için de geçerli olduğunu görmek hiç de şaşırtıcı değildir.

Yapılacak en doğru davranış, antidepresan tedaviye başlarken, kilo artışını beklemeden, dengeli, sağlıklı bir beslenme protokolünü günlük fizik aktivite programı ile destekleyen bir yaşam biçimine geçmektir. Fizik aktivitenin arttırılması tedaviyi de kolaylaştırıyor.

Eğer, zaten kilo almaya başlandıysa, sağlıklı bir beslenme programı, kalori kısıtlaması ve egzersiz ile çabalar daha anlamlı kılınabilir. "Hemen kilo verilemese bile aynı kiloda kalma başarısı gösterilebilir."

BAŞKA NE YAPILABİLİR

Antidepresan kullanırken kilo alımını engellemek için dengeli ve sağlıklı beslenmeye dikkat etmek ve egzersiz yapmak çok önemlidir. Ancak bir grup olgu için de kilo artışı, antidepresan tedavinin yalın ama önüne geçilemez bir yan etkisidir. Bu kişilerde, kalori kısıtlaması ve egzersiz ile telafi edilemeyecek şekilde ön planda olan kilo artışı, antidepresanın birinci planda yer almasından kaynaklanır. Bu durumda yapılacak olan ısrarcı davranmamak, önceliği depresyonun tedavisine vermektir.

BİR ÖNERİ: İlaç değiştirmek yararlı olabilir

Antidepresanların kilo artışına yol açmaları konusunda uzmanlar kesin bir neden öne süremeseler de ilaç değişikliği yapmanın fark yaratabileceğini belirtiyorlar. Bazı ilaçların, örneğin "venlafaxine" (Effexor) ve "nefazodone"un (Serzone) kilo artışı yapma olasılığının çok düşük olduğu bilinmektedir, "bupropion" (Zyban) kilo kaybına yol açabilmektedir.

Bazen aynı gruptan başka bir ilaca geçmekle çok büyük değişiklik sağlanabilir. Bir araştırmada SSRI grubundan "Paxil"in en yüksek oranda kilo artışı yapan antidepressan olduğu, buna karşılık "sertraline HCl"in (Lustral) en masum, dolayısı ile değişim yapılabilir bir ilaç olduğu açıklanmıştır.

İlaç değişikliği yapmanın diğer yüzü ise her ilacın aynı etkiyi aynı etkinlikle yaratamamasıdır. Her ilaç, her bireyde, klinik belirtileri aynı etkinlikle kontrol edemez. Depresyonda oluşan biyokimyasal değişiklikler çok karmaşık olduğundan ve kişiden kişiye farklılık gösterdiğinden, ilaç değişikliği yapmak, belki kilo alımını durdurabilir, ama depresyona bağlı klinik tabloyu kontrol etmede yetersizlikler yaşanabilir.

BİR UYARI

Bugüne kadar hiçbir ilaç (kilo kaybı sağlayanlar dahil), psikiyatrik tedavi sonucu gelişen kilo artışının tedavisinde kullanılmak amacıyla onaylanmak üzere yeterince test edilememiştir. Depresyon tedavisi gören kişi, hekimine danışmadan, onun onayını almadan kesinlikle kilo vermeye yardımcı ilaçlar kullanmamalıdır.

------------------------

Osman Müftüoğlu

GÜLBEN - Mehmet Ali Bulut ile Kan Gruplarına Göre Kilo Aldıran ve Kilo Verdiren Besinler 02.05.12


GÜLBEN - Mehmet Ali Bulut ile Kan Gruplarına... von Gulben2011

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Tatlandırıcı mı, Şeker mi ?


Hiçbir tatlandırıcı güvenli değildir! İster sakarin, aspartam, asesülfam-K, ister son günlerin moda tatlandırıcısı sukraloz olsun, şeker yerine kullandığınız tatlandırıcı kimyasalların hiçbirinin güvenliği kesin olarak kanıtlanmamıştır.

Dahası her kimyasalda, her sentetik molekülde olduğu gibi tatlandırıcılarda da “karamanın koyunu sonra çıkar oyunu” gibi bir durumla karşılaşmanız mümkündür.

Eğer şeker yerine tatlandırıcı kullanmakta ısrarcı olacaksanız ve tatlandırıcıyı şekerden kurtulmak için geçici bir çözüm olarak düşünmüyorsanız çayınıza, kahvenize, tatlılarınıza tatlandırıcı yerine şeker koyun daha iyi. Çünkü hiç olmazsa bağırsak hücreleriniz şekeri tanıyor. Oysa tatlandırıcılardaki kimyasallar konusunda hücrelerinizin hiçbir bilgisi yok!

Daha önce de yazdım, bir kez daha hatırlatayım: Kilo problemine çözüm arayanların aklına gelen ilk önerinin “şekeri azaltmak” ve mümkünse şeker eklenmiş gıdaları tümüyle terk etmek olması son derece normaldir. Ne var ki şekeri bırakıp da yerine tatlandırıcı kullanmaya devam eder, reçellerinizi, tatlılarınızı bunlarla yapmayı sürdürürseniz ve içtiğiniz her çaya ya da kahveye sukraloz, aspartam, sakarin koymaya devam ederseniz hem kilo sorununuzu çözmenizi hem de sağlığınızı koruyup kollamanızı “unutun!” diyebilirim.

AMAN DİKKAT.!

Şu iki noktayı lütfen aklınızdan çıkarmayın:

Bir; tatlandırıcı kimyasallar, yapay-suni-sentetik şekerlerdir. Güvenli olup olmadıkları, orta ve uzun vadede zararlı olabilecekleri pek çok bilimsel platformda dile getirilmektedir. Tatlandırıcıların sağlığa zararlı olup olmadığı konusu en az kırk yıldır tartışılıyor ama bunların bazıları en çok 8-10 yıldır yaygın olarak kullanılıyor. Üç beş kaloriden tasarruf edeyim derken aklınıza hiç gelmeyecek noktalarda sağlık sorunlarıyla karşılaşabilmeniz her zaman mümkündür.

İki; arka arkaya yayınlanan birçok çalışma, tatlandırıcıların kilo vermeye yardımcı olmak bir yana kilo almaya yol açabileceklerini gösterdi. Şaka yapmıyorum, bu kesinlikle doğru! Araştırmacılar, tatlandırıcı kullananlarda karbonhidratların bağırsaklardan daha hızlı emildiğini saptadı. Ayrıca dilimizdeki tat reseptörlerinin benzerleri bağırsaklarımızda da var ve onlar siz bu suni tatlandırıcılardan vazgeçmedikçe bir türlü uslanmıyorlar.

Şu noktaları da aklınızda tutmanızda fayda var diye düşünüyorum: Tatlandırıcıların unutkanlığa, cilt döküntülerine, migren krizlerine, baş dönmelerine, kulak çınlamalarına, huzursuzluğa sebep olabileceklerini gösteren çok sayıda bilimsel bulgu var.

BENİM ÖNERİM.!

Benim tavsiyem şudur: Kilo sorunu -obezite-, kalp damar hastalıkları, reflü, hipertansiyon, çölyak hastalığı ve daha pek çok sağlık sorununun arkasında şeker tüketimimizin fazlalığının önemli bir rolü olduğu doğrudur. Buna rağmen hâlâ şeker yemek istiyorsanız bunun çaresi tatlandırıcı kullanmak değil, şekerden yavaş yavaş vazgeçmek, orta ve uzun vadede şeker tüketimini günde 15-20 mg’a indirmektir. Duruma tatlandırıcılarla çözüm aramak sağlığınıza fayda değil, zarar verecektir. Özetle, tatlandırıcı kullanacağınıza şeker kullanın daha iyi.!

-------------------

Prof.Osman Müftüoğlu

Kilo vermenin sırrı 50 maddede gizli.........

Cok güzel bilgiler bunlar gercekten kilo vermeye niyetliyseniz burda paylasilan bu yaziyi kopi yapin ve mutfakda göz önünde bulundurun yardimci olacagina ben eminim.Basarilar dilerim:)


1 Zayıflayabileceğine inan.
2 Zayıflamakla ilgili iyimser ol.
3 Kısa süreli çözümler vaat eden diyetlerden uzaklaş.
... 4 Hayat boyu uygulayabileceğin bir beslenme düzenine geç.
5 Her gün tartılma alışkanlığını bırak.
6 Aylık, 10 ya da 15 günlük periyodik tartılma düzenine geç.
7 Beklentisiz tartıl.
8 Her zaman aynı tartıda ve aynı saatte tartıl.
9 Kalori saymanın tutsağı olma. Doğru miktar ve kombinasyonu öğretecek bir beslenme uzmanından destek al.
10 Tek tip beslenme düzeninden kaç.
11 Sevdiğin yiyecekleri doğru beslenme düzeninde kullanmayı öğren.
12 Yemeği ödül olarak kullanmaktan vazgeç.
13 Kendine ödül olarak yenilir yutulur değil, elle tutulur hediyeler ver.
14 Taze gıdaları hazır gıdalara tercih et.
15 Aşırı katkılı, şekerli ve yağlı yiyeceklerden uzak dur.
16 Yiyecekleri sos yerine, baharatlarla tatlandır.
17 Gününü planla ki yiyecekler senin kontrolünde olsun. Sen onun kontrolünde olma.
18 Hatalarından dert alma, ders al.
19 Beslenmeni kendi sorumluluğunda tut ki, ne başkalarını suçla, ne başkalarından etkilen.
20 Kilona takılıp pes etme, hedefine tutun.
21 Gerçek kilo kaybı yağ kaybıdır. Vücudundan su atmaya odaklanma.
22 Doyduğun zaman tabağı yarım bırakmayı öğren.
23 Ufak kaçamakları zamana yayma. Günü günde bırak.
24 Açık büfe tuzağına düşme.
25 Vücudunu sev, kendini aç bırakma.
26 Bir öğünü aşırı yiyip, diğer öğünde kendini cezalandırma.
27 Değişime açık ol.
28 Spor yapmayı takıntı yapma, normal hayatına hareketlilik kat.
29 Hayatını erteleme.
30 Yemekten başka mutluluk kaynakları edin.
31 Diyet veya bitkisel sanılan ilaçlardan medet umma.
32 Beslenmende çeşitlilik olsun.
33 Şekeri doğal besinlerden al. Meyve gibi...
34 Alkol tükettiğinde seçimini bilinçli yap.
35 Yemek yerken, televizyon bilgisayar gibi uyaranlardan uzaklaş.
36Yemek yerken yediğine odaklan.
37 Daima bakımlı ve kendini iyi hissettiren giysiler giy.
38 Kendinle barışık ol.
39 Kendine koyduğun 'Şişman' etiketinden kurtul.
40 Öğünün dışında yiyecek tırtıklama.
41 Misafirlere de sağlıklı yemekler ikram ettiğinde daha mutlu olacaklarına emin ol.
42 Şekerleme, abur cubur veya çikolatayı her an görünür kaplarda ve ortamlarda bulundurma.
43 Tok karnına market alışverişine çık.
44 Yemek yerken midene 'Gerçekten aç mıyım?' diye sor.
45 Her lokmanı on kere çiğne.
46 Yemeğe eşlik etmesi için ekmek, makarna, patates püresi yerine sebzeyi tercih et.
47 Başkaları için değil, kendin için değiş.
48 Yediklerini yazdığın bir beslenme günlüğü edin ve her yediğini not et.
49 Kendini hazır hissettiğin zaman beslenme programına başla.
50 Doğru beslenmeye 'ŞİMDİ' başla...


------------------------

Diyetisyen Simge Çıtak